ABDULLAH GÜL'ÜN DEĞERLENDİRMELERİ VE 7 HAZİRAN GENEL SEÇİMLERİ
Nihat ERKAN
18 Nisan 2015 Cumartesi 14:01
Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığından ayrılırken, "Bana karşı olanlara da kapım açıktı, herkesle görüştüm" diyerek o makamda nasıl davranılması gerektiği konusunda tarihe not düşerek onurlu bir devlet adamlığı örneğini yaşatmıştır Ulusumuza. Özellikle de Cumhurbaşkanlığı döneminde çok sakıncalı bulduğu kanunları uyarılarıyla komisyonda düzelttirdi. Uzun süre sessiz kalan Gül, dünkü açıklamalarıyla yeniden gündeme geldi. Seçimlerde AKP'nin tek başına iktidara geleceğini fakat oy kaybedeceğini, muhalefetin de oylarını artırarak Meclis'e daha güçlü gireceğini söyledi.
Önemli araştırmacıların da iktidarın oylarının azalacağını, muhalefetin oylarının artacağını gösteriyor.
Gül, ekonomideki reformların 2001'den itibaren başladığını dile getirirken kendisinden önceki Ecevit koalisyonunun ve Kemal Derviş'in projelerinin önemine de değiniyor. AKP iktidarında ekonomik büyümenin gayet iyi gittiği yılları anlatırken, bunu kişisel mucize gibi göstermiyor; referanslarını da belirtiyor; AB süreci, yapısal reformlar. Ve Kemal Derviş mucizesi…
Sayın Abdullah Gül "son yıllardaki kayıplar" dan söz ederken, "Her şey bugünkünden daha iyi olabilirdi" diyor.
Ve “Bu kadar kutuplaşma olmasaydı ve toplumsal enerji siyasi kavgaya değil yapısal reformlara yöneltilseydi her şey daha iyi olabilirdi".
Doğrusu büyüme hızının ve milli gelirde endüstri oranının son dört-beş yılda nasıl düştüğüne, dövizin nasıl fırladığına bakmak yeter!
Dünyada petrol fiyatları düştüğü halde bizde niye benzinin zamlandığını düşünmek de yeter de artar bile.
Özellikle iktidar partisinde sağduyuyu kaybetmemiş olanlar bu tablo üzerine nereye gidiyoruz diye çok iyi düşünmelidir. Bülent Arınç “Birçok çalışmalarımız projelerimiz çok iyi ama israf konusunda notumuz kırıktır. Eğer bu israf olmasaydı sizlerden bu kadar vergi alınmazdı. Özellikle kutuplaşma son bulmalıdır.” Dedi memleketi Bursa’daki Milletvekilliğine veda toplantısında.
İş ve ekonomi dünyasından önemli uyarılar yapan insanlar ağır suçlamalara maruz bırakıldılar. Gül'ü "faiz lobisi, üst akıl, paralel, dış güçler" gibi esrarengiz güçlerle suçlamak yakışır mı?
Geniş toplum kesimleri özellikle de iş dünyasında bir süredir büyük kaygı var; seçimlerden sonra ekonominin dümenine kim gelecek? Bu kaygıyı çok iyi bilen Başbakan Davutoğlu "sağımdaki bakanlar" diyerek Ali Babacan'ın bulunduğu tarafı işaret etmiş, bakanlık görevinin devam edeceğini söylemişti.
Bu sözleri ilk ve tek başına söylemişti. Fakat sonra söylemini değiştirdi, "kurumlar, kurallar önemli" diye konuştu. Bizim yörenin deyimiyle ipin ucu birilerinin elinde çekiverince değişiveriyor.
Ali Babacan, yurtiçi ve yurtdışı ekonomi dünyasında niye bu kadar önemseniyor? Bunun sebebi, hem dürüstlüğüne hem ekonomik aklına güvenilmesidir.
Ali Babacan kaynakların betona değil sanayiye gitmesini savunan, mali disiplini siyasetin üstünde tutan bir devlet adamıdır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Anamurlunun Sesi