BİZİM NEYİMİZ EKSİK?
Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesi ile Türkiye’nin listedeki varlık sayısı 15’e yükseldi.
08 Temmuz 2015 Çarşamba 01:42
Haber Merkezi - Geçici listede yer alan Kızkalesi ile listeye girmek için adaylık başvurusu yapan St. Paul Kuyusu ve Anıt Mezarı, Alahan Manastırı ve Mamure Kalesi lobi eksikliği nedeniyle beklemeyi sürdürüyor!
UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme kapsamında Taraf Devletler, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmesi uygun olan varlıklara ilişkin envanterlerini (geçici liste) UNESCO Dünya Miras Merkezi’ne iletmekle yükümlü.UNESCO Dünya Miras Merkezi’nce yayınlanan bu listede yer alan varlıklara ilişkin hazırlanan adaylık dosyaları Dünya Miras Komitesi’ne sunulmakta.
Geçici Listeler hazırlanırken varlıkların Dünya Miras Komitesi’nce belirlenen kriterleri karşılama durumları ile mimari, tarihi, estetik ve kültürel, ekonomik, sosyal, sembolik ve felsefi özellikleri de dikkate alınmakta.
Bu kapsamda UNESCO Dünya Miras Geçici Listesinde Mersin’den 4 adet kültür varlığı bulunmakta. Bunlar 2000 yılında giren Alahan Manastırı ve St. Paul Kilisesi, St. Paul Kuyusu ve Çevresi ile 2012 yılında giren Mamure Kalesi ve 2014 yılında giren Korykos Antik Kenti (Kızkalesi).
HIRİSTİYANLAR İÇİN HAC MEKANI
İncil’de “Müjdeleyici” olarak ismi geçen Hazreti İsa’nın havarilerinden Aziz St.Paul’un evinin yeri olarak kabul edilen bir avluda bulunan St.Paul Kuyusu aynı zamanda Hıristiyanlar için önemli bir ruhani merkez olarak kabul ediliyor.
Geçmişte uzun kara yolculuklarıyla Kudüs’e hacı olmak için yöreden geçen Hristiyanlarca ziyaret edilip, kuyunun suyundan içiliyor. 29 Haziran 2008 ile 29 Haziran 2009 arasındaki yıl, Katolik aleminde Aziz Paul Yılı olarak kutlanmış ve Tarsus adeta turist akınına uğramıştı.
PRENSESİN KALESİ
Mersin’in bir diğer zenginliği ise en önemli tarihi miraslarının başında gelen Kızkalesi ise efsaneler ile anılsa da, önemli bir tarihsel geçmişe ev sahipliği yapıyor.
Burada bulunan bir yazıttan 1199 yılında I. Leon tarafından yaptırılmış olduğu öğrenilen Kızkalesi, 1361’de Kıbrıs Krallığı tarafından zapt edilmiş. Strabon, Roma Dönemi’nde korsanların burasını barınak olarak kullandıklarından bahsediliyor.
Mersin Müzesi tarafından yapılan temizlik kazısı sırasında kalenin orta alanında bir yapı kompleksi ortaya çıkarıldı ve bir şapel bulundu. Kızkalesi’nin farklı yerler içinde anlatılan (İstanbul-Kız Kulesi) bir de söylencesi var: “Vaktiyle bir kral varmış. Çok sevdiği tek kızının geleceğini öğrenmek için bir falcıya danışmış. Kızının yılan tarafından sokularak öleceğini öğrenince , Prenses için bu kaleyi yaptırmış. Böylece onun can güvencesini sağladığını zanneden kral, bir gün kızına bir sepet üzüm göndermiş. Ne var ki sepette gizlenen yılan kızı sokarak öldürmüş”.
AYASOFYA’NIN BENZERİ…
Mersin’in bir diğer kültürel zenginliği olan Hıristiyanlık için kutsal mekanlardan Alahan Manastırı. 440-442 yıllarında yapılmış olduğu tahmin edilen Alahan Manastır Külliyesi, Batı Kilisesi, Manastır, Doğu Kilisesi, kayalara oyulmuş keşiş odacıkları ve çevredeki mezarlardan oluşuyor. Ayasofya Müzesiyle benzer mimarisi ve süslemeleriyle dikkat çeken Alahan Manastırı, iki yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından 2015’de turizme hazır duruma getirildi.
TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜKLERİNDEN
Akdeniz kıyısında en iyi şekilde korunmuş Orta Çağ kalelerinden biri olan 1500 yıllık Mamure Kalesi de, kentin ve hatta dünyanın en önemli zenginliklerinden biri. Zafer kazanan Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar gibi farklı orduların üsluplarını taşıyan özgün bir Orta Çağ tahkimatına sahip kale, 23 bin 500 metrekarelik bir alanı kaplıyor. Mamure, Türkiye’nin en büyük kalelerinden biri.
“SAHİP OLDUĞUMUZ ZENGİNLİKLER BU ÖNEMİ HAK EDİYOR”
Mersin Turizm Platformu Başkanı Numan Olcar, Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri’nin Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesinin Türkiye adına sevindirici olduğunu söyledi. Gerek bu zenginliklere sahip çıkılması ve geleceğe taşınması, gerekse de turizme kazandırılması adına bu başarının önemine vurgu yapan Olcar, “Ülkemizin sahip olduğu sayısız zenginlik bu önemi hak etmektedir” dedi.
MERSİN SEYİRCİ KALIYOR!
Öte yandan 321 kilometrelik sahil şeridine sahip Akdeniz’in incisi Mersin’in ise adeta bu gelişmelere seyirci kaldığını vurgulayan Olcar, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesinde Mersin’den 4 adet kültür varlığı bulunduğu anımsatarak, “Bunlar 2000 yılında giren Alahan Manastırı ve St. Paul Kilisesi, St. Paul Kuyusu ve Çevresi ile 2012 yılında giren Mamure Kalesi ve 2014 yılında giren Korykos Antik Kenti’dir (Kızkalesi). Ancak gerek bu 4 kültür varlığımızın listeye alınması, gerekse sahip olduğumuz diğer zenginliklerin geçici listeye alınması için bekleyiş sürmektedir.
“LOBİ YAPMAYI ÖĞRENMELİYİZ”
Bu işler takip ve lobi ile oluyor. Ancak adeta bir hazine sandığının üzerinde oturan Mersin, her anlamda eksikliği büyük kayıplara neden olan lobi yetersizliği nedeniyle bu alanda da kayıplar yaşıyor. İşte Diyarbakır ve Efes bu işi başardı. Çünkü programlı bir lobi çalışması yapıldı. Profesyonelce, el birliği ile yapılan çalışmalar meyvesini verdi. Biz de aynı yolu izlersek, kültür varlıklarımızı UNESCO korumasına alabiliriz. Sahip olduğumuz zenginlikleri geleceğe miras bırakmak ve turizme istiyorsak lobi yapmayı öğrenmeliyiz.
“SOLİ KAZILARI YÜZ KARAMIZ”
Öte yandan Soli Pompeiopolis Antik Kenti’ndeki kazıların yıllardır bitirilememesini de eleştiren Numan Olcar, “Bu iş bizim için yüzkarasıdır. Böyle olmaması lazım. Sorsanız herkes destek veriyor, sahip çıkıyor ancak kazılar bir türlü bitirilemiyor” dedi.
Milattan önce 1. ve milattan sonra 1. yüzyıllarda aktif bir liman olduğu ortaya çıkan Mersin’deki Soli Pompeipolis Antik Kenti’nde 1999’dan buyana sürdürülen kazıların bu yılki çalışmaları da önümüzdeki günlerde başlayacak.
Kaynak: Hediye EROĞLU - Mersin Haberci
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Anamurlunun Sesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.