21 Kasım 2024
  • İçel17°C

EMANET 2015 SEMPOZYUMU BAŞLADI

Mersin’de elektromanyetik alanların çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin tartışıldığı ’Elektromanyetik Alanlar ve Etkileri’ konulu sempozyum başladı.

Emanet 2015 Sempozyumu başladı

13 Kasım 2015 Cuma 23:19

Haber Merkezi - İlk ikisi 2011 ve 2013 yıllarında İstanbul’da yapılan, ’Elektromanyetik Alanlar ve Etkileri’ konulu sempozyumun 3’ncüsü Mersin’de, Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde başladı.

Elektrik Mühendisleri Odası Mersin Şubesi, Mersin Tabip Odası, Mersin Barosu ve Yenişehir Belediyesi’nin birlikte düzenlediği, Mersin Üniversitesi ve Toros Üniversitesi’nin de destek verdiği ’Sağlıklı Yarınlar İçin EMANET 2015’ sempozyumunun ilk gününde, ’Elektromanyetik Alanların Çevre ve İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri’ ile ’Yeni Teknolojiler ve Bizi Bekleyen Tehlikeler’ konuları ele alındı.

"TEKNOLOJİ GELİŞİRKEN, ELEKTROMANYETİK ALAN DEĞERLERİ DE YÜKSELDİ"

Sempozyumun açılışında konuşan Düzenleme ve Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Caner Özdemir, özellikle son 20 yıl içerisinde hücresel iletişimin hızla yayılması ve son 5 yıl içerisinde de özellikle akıllı cihazların baş döndürücü bir şekilde hayatımıza girmesi ile yaşam alanlarımızdaki elektromanyetik alan değerlerinin de aynı oranlarda arttığını söyledi.

Bundan 20 yıl önce sadece televizyon ve radyo verici istasyonlarının oluşturduğu elektromanyetik alan değerlerinden söz ederken, 2000’li yıllardan sonra hücresel iletişim teknolojisinin yaygınlaşması ile baz istasyonları ve cep telefonları gibi cihazların oluşturdukları elektromanyetik alan şiddetlerini tartışır hale geldiğimizi kaydeden Özdemir, "Ancak şimdi akıllı telefon, akıllı tablet, akıllı saat, akıllı ayakkabı, akıllı gözlük gibi bir çok akıllı cihazların hayatımıza girmesi ile artık elektromanyetik alan yayan cihazlar, elbise gibi giyilebilir bir duruma gelmiştir. Yeni teknolojiler hayat işlemlerimizi yaparken önemli kolaylıklar ve hız avantajları sağlamaktadır. Ve bu teknolojilere her geçen gün daha da bağlanacağımız kaçınılmaz bir gerçektir. Ancak bu teknolojilerin kullanımı ile çevremizde, çalışma ve yaşam alanlarımızda günler geçtikçe artan elektromanyetik alan maruziyetinin, beden sağlığımıza, ruh sağlımıza, sosyal ve kültürel yaşantımıza etkileri de kamuoyunda artarak tartışılmaktadır" dedi.

İki gün sürecek olan sempozyumun amacının, elektromanyetik alanların, çevre ve insan sağlığı üzerine etkileri ve hukuksal boyutları konusunda, üniversitelerin, kamu kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin, kişilerin güncel ve bilimsel bilgilerini aralarında tartışacağı bir ortam oluşturmak olduğunu ifade eden Özdemir, sempozyumda 4 panelin yer alacağını belirtti.

"BİZLER TEKNOLOJİ DÜŞMANI DEĞİLİZ"

EMO Mersin Şube Başkanı Seyfettin Atar ise, yaşadığımız yüzyılda teknolojinin gelişimine bağlı olarak elektronik aletlerin kullanımının gittikçe arttığına dikkat çekerek, "Mikrodalga fırından saç kurutma makinasına, kablosuz internet ağından diz üstü bilgisayarlara, elimizden düşürmediğimiz cep telefonlarına kadar hayatımıza girmiş her türlü cihaz, elektromanyetik dalga yaymaktadır. Evimizin yakınından geçen yüksek gelirim hatları ve baz istasyonları da aynı şekilde elektromanyetik kaynaklarıdır. Dolayısıyla günlük hayatımızda ister istemez fazla oranda elektromanyetik dalgalara maruz kalmaktayız.

Hiç kuşkusuz buradaki temel nokta, günlük yaşamımıza giren ve vazgeçilmez bir ihtiyaç olarak kullandığımız teknolojiden yararlanırken, olumsuz etkilerini bertaraf etmek için neler yapmalıyız olmalıdır. Çünkü ilgili mevzuatın yetersizliği ve uygulamadaki yanlışlıklar, halk sağlığını tehdit eder sonuçlar yaratabilmektedir. Biz mühendisler, teknoloji düşmanı değiliz. Aksine teknolojinin gelişimi için yoğun çaba harcamaktayız. Bizler teknolojiyi kullanırken, kullanım sürecinde oluşabilecek olumsuzlukları en aza indirebilecek önlemlerin alınması ve bu konuda toplumun bilgilendirilmesinin öncelikli görevimiz olduğunu düşünüyoruz.

Elektrik Mühendisleri Odası olarak, ülkemizde uygulanan elektromanyetik alan şiddeti standartlarının yeniden düzenlenerek, en azında Avrupa standartlarına çekilmesini, düzenli olarak denetim ve ölçümlerin yapılmasını, bilgi ve verilerin şeffaf bir şekilde paylaşılmasını talep etmekteyiz" diye konuştu.

Mersin Tabip Odası Başkanı Ful Uğurhan da milyarlarca yıl önce meydana gelen dünyamızda, sadece son yüzyıl içerisinde var olan, insan eliyle yaratılan elektromanyetik alanların canlıların sağlığına etkisinin, hekimler için bilinmezliklerle dolu olduğuna dikkat çekti.

İnsanlık ve bilim tarihi açısından yeni olan bu durumlarla, hastalıklar arasındaki ilişkiyi belirleyecek kesin kanıtların bulunmadığını belirten Uğurhan, "Genel olarak kirlilik, hastalıkların baş göstermesi ve yayılması için çok önemli faktördür. Yeryüzünde şu anda hat safhada yaşanmakta olan elektromanyetik kirlilik de pek çok hastalığın oluşumuna zemin hazırlamaktadır" ifadelerini kullandı.

Mersin Baro Başkanı Alpay Antmen, teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği bir bilişim çağının yaşandığına dikkat çekerek, şöyle devam etti; "1990’ların başlarında cep telefonları ile başlayan hızlı gelişim, bugün bilim anlamında her şeyi yapabildiğimiz akıllı telefonlara kadar gelişti. Bilişim alanı artık parmaklarımızın ucunda. Trafolardan baz istasyonlarına, kablosuz modemlerden cep telefonlarına kadar hayatımızın her alanında elektromanyetik alan içerisinde yaşamaya başladık. Artık zaruri hale gelen bu ihtiyaçlarımızın yanında sağlımızı da risk altına girmeye başladı. Bugün baz istasyonları ile ilgili yüzlerce dava açılmakta ve devam etmekte. Ciddi anlamda bir hukuk mücadelesi verilmekte ve sürdürülmektedir. Neyse ki, yargının son kararlarında vatandaşların lehine olumlu kararlar verilmesinden mutluluk duyuyorum. Ancak, sağlıklı yaşam hakkını ilgilendiren bir hukuk disiplini olan çevre hukuku, maalesef bugün hak ettiği öneme kavuşamamıştır.

Umarım bir gün Hukuk Fakülteleri bu konuya gerekli değeri verecektir. Bilindiği üzere şu ana kadar elimizde elektromanyetik alanların etkileri ile ilgili kesin bir veri olmadığı için hukukta ihtiyat ilkesi ortaya konmuş durumda. Çevre hukukunda, hukukun istediği verilerin bilim tarafından ortaya konulamadığı anlarda ve durumlarda, önemli bir çözüm olarak bu ihtiyat ilkesi geliştirilmiştir. Bu ilkede başlangıç noktası, bilimsel belirsizliğin kabul edildiği durumlarda, çevreyi koruma konusunda gerekli önlemleri almanın zorunlu olduğunun kabul edilmesidir."

Sempozyum, ABD Senatosu, Finlandiya Parlamentosu, ABD Ulusal Akademisi ve Dünya Sağlık Örgütü gibi birçok kurum ve organizasyon tarafından tanınan, moleküler biyoloji, hücre biyolojisi ve protemik alanında önemli araştırmaları olan Dr. Dariusz Leszczynski’nin konuşmasıyla devam etti.

Sempozyumun ikinci gününde ise ’Elektromanyetik Alanların Çocuk Sağlığı Üzerine Etkileri’ ve ’Baz İstasyonları ve Her Türlü Alıcı ve Vericilerin Sağlık ve Hukuk Açısından Değerlendirmeleri’ konuları ele alınacak.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.