MERMER VE TAŞ OCAKLARINA HAYIR
Anamur'un Anıtlı mahallesinde kurulması planlanan mermer ocağı vatandaşlar, sivil toplum kuruluşları ve siyasiler tarafından protesto edildi.
11 Nisan 2022 Pazartesi 11:12
Anamur'un ve Gazipaşa'nın tam ortasında kalan Akdeniz'in en güzel koyuna sahip, çevrede muz, avokado, mango gibi tropikal ürünlerin yetiştirildiği nadir yerlerden birisi olan Kaledran'da yapılması planlanan mermer ocağına karşı eylemler ve davalar ardı ardına devam ediyor.
Gazeteci yazar Yusuf YAVUZ, MERÇED başkanı Sebahat ASLAN, CHP Antalya milletvekili Rafet ZEYBEK, CHP Anamur ilçe başkanı Durmuş DENİZ, CHP Bozyazı İlçe Başkanı Baykal ARIDENİZ Anamur'lu ve Gazipaşa'lı vatandaşlar toplantıya eşlik ettiler.
Söyleşide ilk olarak konuşan Gazeteci Yazar Yusuf Yavuz, “Hepimizin de bildiği, türkülere konu olan doğal güzelliklerimiz bugünlerde parça parça edilerek, inşaat malzemeleri üretiliyor, asfalt yapılıyor. Taşucu’ndan bu tarafa doğru gelirken, aynı manzaralarla karşılaşıyoruz. Dolayısıyla hafızlarımız siliniyor böylelikle. O işin madenciliği, o işin milli serveti vesaire bir yere kadar. 2004 yılında Türkiye’de maden yasası değişti ve bu yasa değişmeden önce pek çok STK, meslek odaları ve Tarımla ilgili kuruluşlar davalar açtı, mücadeleler verdi ama ne yazık ki; kitlesel olarak, ülkenin genelinde çok fazla tepki görmedi ve bu yasalar kabul edildi bir şekilde. O yasalarla birlikte ne mi değişti? Ben mahalle muhtarlarına soruyorum; maden, mermer ocakları kurulacak, acaba yetkililerden birileri gelip de, ‘Orman alanlarında mermer ocakları açacağız ve sizden izin istiyoruz’ diyen veya görüş soran oluyor mu diye ‘hayır’ diyorlar. Yani Bakanlığın görüş toplamak için yazışma yaptığı kurumlar bile buraya adeta sessizce gelip, gözlemlerini yapıp, ‘bizim için sakıncası yoktur’ şeklinde raporlar hazırlayıp, buna karar veriyorlar” ifadelerini kullandı.
“MERMER OCAĞININ YAPILMAK İSTENDİĞİ YERLER HALKIN ELLERİYLE TARIMA AÇILMIŞ”
Mersin’de yaylalara bakıldığında, maden ve mermer ocaklarının yapılmak istendiği yerlerin belki de dünyanın en zor şartlarında tarım yapılan bölgelerinden bir tanesi olabileceğine dikkat çeken Yavuz, “Buralarda gördük ki; Konya ve diğer tarıma el verişli yerle gibi değil. Taşı taş üstüne koyarak, taşın üstüne elleriyle toprak ilave edilerek yani eliyle, dişiyle, tırnağıyla zor şartlarda adeta bir mucize yaratarak, avokado, muz üretim alanları haline getirilmiş. Gece gündüz, ne yapılabilir ve çocuklar nasıl okutulabilir diye çalışmalar yapan insanlar var bu bölgede. O yüzden buralarda yapılabilecek müdahaleler bir Konya, Isparta ve benzeri ovalara yapılabilecek bir müdahaleden çok daha fazla etki yapacaktır. Dolayısıyla insanlar alanlardan, dere yataklarından, nehir havzalarından kentlere taşınmak zorunda kalıyor ve kente taşındıklarında niteliksiz iş gücüne dönmek zorunda kalıyor. Dolayısıyla sırtımızı yasladığımız coğrafyaya ne kadar sahip çıkarsak, orası bizim için o kadar daha fazla süre vatan olarak kalacaktır” sözlerine yer verdi.
ASLAN: “HER GÜN DOĞAMIZA ARTAN SALDIRALAR KARŞINDA BİRLİKTE MÜCADELE EDİLMELİ”
Maden ocaklarının yapılmasına karşı birlikte mücadele edilmesinin önemine dikkat çeken Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan ise, “Birlikte mücadele etmek çok anlamlı. Yıllarca biz birlikte mücadele etmenin çok kazanımlarını gördük ve bundan sonra da birlikte mücadele edeceğiz. Biz mevcut politikalara, yanlış politikalara topyekun karşı çıkmadıkça artık bizim yaşam alanlarımıza saldırılar her geçen gün artıyor. Bir gün mermer ocakları yapacaklar yaşam alanlarımızı engelleyecekler, bir gün tarım alanlarımızı gasp edecekler. Dolayısıyla bu politikalara karşı hep birlikte mücadele etmemiz lazım. Dünyada uygulanan kapitalist uygulamalar bizim ülkemizde de uygulanmakta. Bu politikaların getirileri sonucunda maalesef ülkemizde plansız yapılaşma, kalkınma adı altında bütün doğal alanları tüketme. Artık dünya yok olma yolunda gitmekte. Biz bir felaketle karşı karşıyayız. Demek ki biz bu tür faaliyetlere karşı hep birlikte mücadele etmesek, hiçbir kazanımımız olmayacak. Çünkü bu politikalar hepimizi yoksullaştırdı, hepimizi işsizleştirdi, hepimizi hasta etti” şeklinde konuştu.
“DOĞA TERTİBATLARI SAĞLIĞIMIZI DA KÖTÜ ANLAMDA ETKİLEMEKTE”
Doğa tertibatının hastalıklara olan etkisine dikkat çeken Aslan, “Son 2 yıldır Covid-19 ile mücadele ediyoruz ve bu Covid-19’un en büyük nedeni; doğa tertibatıdır. Dolayısıyla hep birlikte mücadele edeceğiz. Bu politikalar, bazı derelerimiz özelleştireceğiz adı altında derelerimiz aldırlar, bazı yerlerde topraklarımızı aldılar, bazı yerlerde denize giremeyecek hale geldik. Ben bu politikaların artık yaşam alanlarımızı ne kadar daralttığı farkındalığı yanında dünyanın hiçbir yerinde denizlerini bir katliam projesine teslim eden bir ülke yok” dedi.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Anamurlunun Sesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.