MERSİN'İN DENİZALTINA İLK DEFA İNİLDİ! SİLİFKE DÜNYAYI ŞAŞIRTTI!
Yrd. Doç. Dr Hakan Öniz, Silifke kıyılarındaki çalışmalarının dünya sualtı arkeolojisi için son derece ilginç ve şaşırtıcı sonuçlara yol açtığını açıkladı. Öniz, Silifke kıyılarındaki eserlerin milli envantere işlendiğinin de altını çizdi.
11 Ocak 2016 Pazartesi 21:04
Haber Merkezi - Selçuk Üniversitesi Sualtı Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı ve Sualtı Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz, ekibi ile birlikte Silifke kıyılarında yaptıkları sualtı araştırmaları sonucu ortaya çıkan ve deniz ticaret tarihi açısından son derece önemi bulguları anlattı.
Mersin Haberci Gazetesi'nden Hediye Eroğlu'nun haberine göre, ekibinin araştırmalarını 27 metrelik Selçuk-1 gemisi ile yaptığını anımsatan Öniz, bu yaz Mersin Deniz Ticaret Odası tarafından da desteklenen çalışmalarda Silifke kıyılarında en az 5 bin senedir kullanılan denizyolu güzergahını ve dünyanın en eski tersanelerinden birini ortaya çıkardıklarını anımsattı.
MERSİN’DE DENİZİN ALTINA İLK KEZ İNİLDİ!
Türkiye’nin 8 bin 550 kilometrelik kıyı şeridinde sualtı arkeolojisi çalışmalarının 10 yıldır Antalya’da kendileri tarafından, yaklaşık 30 yıldır da Muğla ve İzmir kıyılarında Amerikalılar ve Dokuz Eylül Üniversitesi'nce yürütüldüğünü dile getiren Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz, Mersin kıyılarında geçtiğimiz seneye kadar hiçbir sistematik sualtı arkeolojik tespit çalışmasının yapılmadığını söyledi.
“BULDUKLARIMIZ DÜNYAYI ŞAŞIRTTI”
Mersin kıyılarında kısa süreli, münferit çalışmalar gerçekleştiğini ancak sistematik tespit çalışmasının yani denizin dibinde bulunan arkeolojik eserlerin envanterlenmesi amacına yönelik herhangi bir çalışmanın yapılmadığını anlatan Öniz “Böyle büyük bir eksiklik vardı. Sualtı çalışmaları ciddi maliyetler içermektedir. Karada yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarına göre çok daha yüklü bir bütçe gerektirir. MDTO’nun desteği olmasaydı geçtiğimiz yaz Silifke’de çalışamayacaktık. Çalışmalarımız Antalya’da devam edecekti. Önce MDTO desteği akabinde Mersin ve Çevresi Turizm Alanı Altyapı Birliği’nin (METAB) desteği olunca bu çalışma ortaya çıktı. Bu sene Mersin’in desteği olunca Silifke’den başlayarak bu işe adım atalım dedik. İyi ki atmışız. Çünkü karşımıza çıkan şeyler yalnızca Türkiye sualtı arkeolojisi için değil, dünya sualtı arkeolojisi için son derece ilginç ve şaşırtıcı sonuçlara yol açtı” dedi.
EN SON TEKNOLOJİ İLE ÇALIŞIYORLAR
Çalışmalarında yüksek teknoloji kullandıklarını belirten Öniz, deniz elektroniğinin her sene kendisini yenileyen ve sürekli yeni gelişmelerin yaşandığı bir alan olduğunu ve bu yıl MDTO desteği ile “Yüksek Çözünürlüklü Sonar Sistemi”ni aldıklarını anlattı.
Sistemin kendi içinde üç ayrı sonar fonksiyonuna sahip olduğu bilgisini veren Öniz, bu sistemle deniz dibi profilini görebildiklerini, hiç dalış yapmadan, belli bir derinliğe kadar deniz tabanını yüzeyden görüntüleyebildiklerini söyledi. Bunun dışında METAB’ın desteği ile sualtı konuşma sistemleri aldıklarını ve artık ekipteki dalgıçlarının deniz dibinde hem birbirleriyle hem de gemi ile temas halinde olabildiklerini ifade etti.
“SİLİFKE KIYILARINDAKİ ESERLER MİLLİ ENVANTERE İŞLENDİ”
Denizin dibinde buldukları her arkeolojik esere bir kod numarası verildiğini ve her eserin fotoğraflanıp filme alındığını kaydeden Öniz, bulundukları yerden yüzeye bir şamandıra yollandığını ve bu şamandıranın koordinatlarının alınıp plana işlendiğini aktardı.
“Böylelikle denizin dibinde hangi noktada eser varsa bu eser milli envantere girmiş oluyor” diyen Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz, sonrasında eserin bilimsel çalışmalarının gerçekleştirildiğini kaydetti. Şimdi Silifke kıyılarının önemli bir bölümünde hangi noktada arkeolojik bir eser varsa bunların hepsinin milli envantere işlendiğini aktaran Öniz, “Bunu gururla söylüyorum” dedi.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Anamurlunun Sesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.