ÖZGÜR GÜRBÜZ: AKKUYU'DA SAATLİ BOMBA KURULUYOR, NÜKLEERDEKİ BU ISRAR BİZİ MEZARA GÖTÜRECEK!
Birgün Gazetesi Yazarı Özgür Gürbüz, “Akkuyu’da saatli bomba kuruluyor. Nükleerdeki bu ısrar hepimizi mezara götürecek” dedi.
12 Eylül 2015 Cumartesi 00:02
Haber Merkezi - Uzmanların ‘felaket projesi’ olarak niteledikleri Mersin’deki Akkuyu Nükleer Santrali’nin Mersin Bölge Kamu Diplomasisi ve Devlet İlişkileri Bölge Müdürü Faruk Uzel geçtiğimiz hafta istifa etti.
Projenin güvenli olmadığını savunan Uzel, istifa ederken yaptığı açıklamada Nükleer Santraldeki kusur ve ihmalleri anlattı.
Uzel, tartışmaların odağındaki projeyle ilgili ihmal iddialarını şu sorularla gündeme getirmişti:
- “Mersin Bilgilendirme Merkezi’nde, zemin kotunun 1 metre altındaki ofis olarak kullanılan odalardaki taban suyunu izole edip kesemeyen mühendislik bilginizle, Akkuyu’da deniz kıyısında ve deniz seviyesinden 12 metre düşük kotta yapacağınız nükleer santralin güvenli olacağına inanmamızı mı bekliyorsunuz?
- 1,5 milyon dolar harcayarak sadece tasarımını yaptırdığınız bilgilendirme merkezindeki 7 bin 200 metre elektrik kablosunu döşeyip, UPS cihazının bilgisayarla bağlantı kablosunu döşemeyi unutan mühendisliğinizle mi nükleer santral inşa edeceksiniz?
- Bu güne kadar taşeronunuz olan firmalardan mahkemelik olmadığınız şirket var mıdır? Sizin kiralama taahhüdü üzerinden inşa edilen otelle nasıl bir ilişkiye girdiniz ki mahkemelik oldunuz? Bu sorundan dolayı Atom Stroy Export’un müdürünü neden apar topar kovdunuz?
- Geçen yıl ihalesini yapıp aldığınız iki yangın söndürme aracını kullanacak personel alımı yapmadığınız için bekleterek çürüttüğünüz ve geçen ay çıkan yangında kullanamadığınız doğru mu? Bu zihniyetle mi nükleer santral inşa edecek ve güvenliğini işleteceksiniz?
- Projeyi maddi sıkıntılardan dolayı yürütemediğiniz doğru mudur? Dünya üzerinde size güvenip yatırıma katılacak ya da kredi sağlayacak bir tek finans kuruluşu var mıdır?
- Kıyı kenar çizgisine dikkat etmeyi akıl edemeyip, 1 nolu reaktörü kıyı kenar çizgisi altına yerleştiren mühendislik rezaleti yüzünden projeyi uygulamadığınız, bunun için kanun değişikliği beklediğiniz doğru mu?
- Son 2 yılda 3 ayrı taş ocağı ruhsatı alıp buradan çıkan ve pasa diye tabir edilen milyonlarca metreküp toprağı mı inşaatta kullanacaksınız?
- Asıl maksadınız Türk hukukuna gol atıp, çevresinden dolaşıp nükleer santralin zemin tesviyesini yapmak mıdır?
- Radyasyon izleme ve ölçüm projesini içerisinde Mersin Üniversitesi ve Mersin halkının temsilcilerinin katılım önerisini neden reddettiniz? Projenin şeffaf izlenme ihtimali sizi rahatsız mı etti?
- İş akdimin sonlandırıldığına dair mutabakat sözleşmesinde benim açıklamalarımı engelleyecek maddeleri neden koydunuz?”
“Aklı başında kaç kişi kaldı bilmiyorum ama onlara sesleniyorum…”
Uzel’in bu açıklamaları Nükleer Santral ile ilgili endişeleri artırırken, uluslararası arenada ekoloji alanında çalışmalar yürüten Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği Enerji ve Çevre Proje Koordinatörü Özgür Gürbüz ciddi uyarılarda bulundu.
Birgün Gazetesi Yazarı Gürbüz, Türkiye’nin canına okumadan bu nükleer santral projesinin durdurulması gerektiğine vurgu yaparak “Aklı başında kaç kişi kaldı bu ülkede bilmiyorum ama onlara sesleniyorum. Nükleer, saatli bomba Akkuyu’da kuruluyor ve AKP hükümetinden, onun kontrolündeki idarecilerden, savcılardan bir kişi bile çıkıp iddiaları araştırmak dahi istemiyor. Nükleerdeki bu ısrar hepimizi mezara götürecek” ifadelerini kullandı.
“Takke düştü Ruslar göründü”
Akkuyu Nükleer Santrali’nin Mersin Bölge Kamu Diplomasisi ve Devlet İlişkileri Bölge Müdürü Faruk Uzel’in istifasını da değerlendiren Gürbüz şunları kaydetti: “Akkuyu’da kurulmak istenen nükleer santralin Mersin Bölge Kamu Diplomasisi ve Devlet İlişkileri Bölge Müdürü Faruk Uzel, bir hafta önce görevinden istifa etti. İstifa ederken yaptığı açıklamalarla da hükümetin ve Rus devlet şirketinin nükleer santrali cici gösterme konusunda yaratmak istediği algıyı yerle bir etti. İşte eski müdür Uzel’in basın açıklamasında sorduğu sorular ve Türkçe meali.
“Rus şirketinin faaliyetlerini ve zihniyetinin inşa edeceği bir nükleer santrali ülkem ve milletim için çok ciddi bir risk unsuru olarak görüyorum” diyerek, reklam kampanyalarıyla yerli imajı verilmeye çalışılan santralin ithal olduğunu üstüne basa basa söyledi.
Nükleer enerjiye karşı olmadığını söyleyen Uzel, Mersin’deki projeyi deyim yerindeyse, ‘vatan haini’ ilan etti. Halbuki seçimler öncesi tüm televizyon ve sokakları esir alan, nükleer santralı yerliymiş gibi gösterme çabalarına sahne olmuştuk. Takke düştü Ruslar göründü.”
“Rusların yerli ortak bulmaları artık daha zor”
“Bu güne kadar taşeronunuz olan firmalardan mahkemelik olmadığınız şirket var mıdır? Sizin kiralama taahhüdü üzerinden inşa edilen otelle nasıl bir ilişkiye girdiniz ki mahkemelik oldunuz? Bu sorundan dolayı Atom Stroy Export’un müdürünü neden apar topar kovdunuz?” diye sorarak Rus şirketin yerli yatırımcıları işin içine çekme çağrılarına da taş koydu. Ruslar ilk günden beri yerli firmaları nükleer santral ihalesine girmeye çağırıyor, ticaret ve sanayi odalarında toplantılar düzenliyordu. Şimdi, aklı başında işadamları, Rus şirketiyle ticari ilişkiye girenlerin başlarına gelenleri merak ediyordur. Rusların yerli ortak bulmaları, yerli yatırımcıyı üretime teşvik etmeleri artık daha zor.
Bölge Müdürü’nün, “Projeyi maddi sıkıntılardan dolayı yürütemediğiniz doğru mudur? Dünya üzerinde size güvenip yatırıma katılacak ya da kredi sağlayacak bir tek finans kuruluşu var mıdır?” sorusu da projenin sürekli gecikmesinin ardındaki nedenlere ışık tutuyor. Rusya ekonomisinin darboğazda olduğu, 25 milyar dolarlık projeyi finanse etmekte zorlanacağını çok önce yazmıştık. Şimdi içeriden bir ses, bu söylediklerimizi doğruluyor.”
“Vay halimize!”
Uzel, “Asıl maksadınız Türk hukukuna gol atıp, çevresinden dolaşıp nükleer santralın zemin tesviyesini yapmak mıdır?” diye sorarak, ‘milliyetçi nükleerciler’e bir gol daha attığı gibi, hukuk konusundaki sorunlara da işaret etti. Halkın katılımının önemsenmediğini biliyorduk. Böylece yasaların da firma lehine “es” geçilebileceği şüphesiyle karşı karşıya kaldık. Bu şüphe sürecin en başından beri vardı zaten. Avukat Arif Ali Cangı, kısa bir süre önce mevcut ÇED davalarının Danıştay 14. Dairesinde birleştirilerek dava konusu yerden uzaklaştırıldığını, doğal yargıçlık ilkesine aykırı davranıldığını söylemişti.
Nükleer santralın eski Devlet İlişkileri Müdürü’nün bir başka sorusu da şuydu: “Kıyı kenar çizgisine dikkat etmeyi akıl edemeyip, 1 nolu reaktörü kıyı kenar çizgisi altına yerleştiren mühendislik rezaleti yüzünden projeyi uygulamadığınız, bunun için kanun değişikliği beklediğiniz doğru mu?” Bu da ister istemez akla, dünyanın en güvenilir nükleer santralini yapıyoruz diyen yetkilileri getiriyor. En ufak bir hataya tahammülü olmayan nükleer santral projesi, hatasını telafi etmek yerine kanun değişikliği bekliyorsa vay halimize.”
“Dünyanın en şeffaf olması gereken süreci pis kokular, yolsuzluk, hukuksuzluk ve şantaj iddialarıyla dolu”
“Teknik ve hukuki hatalar bir yana, eski müdürün istifasını açıklamasının hemen ardından, [email protected] adresinden Uzel’in cinsel tacizle suçlandığı ve yolsuzluğa bulaştığı iddialarının basına gönderilmesi ayrı bir uyarıydı. Uzel suçlu ya da değil, birileri onu tehditle susturmaya çalışıyor, istifa edene kadar yolsuzlukları ve taciz iddialarını gündeme getirmeyip, kendisi nükleer santralla ilgili bildiklerini açıkladığında şantaj yapar gibi bu iddiaları basına sızdırıyorsa o iş çoktan pisliğe bulaşmış demektir. Dünyanın en şeffaf olması gereken süreci pis kokular, yolsuzluk, hukuksuzluk ve şantaj iddialarıyla dolu.”
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Anamurlunun Sesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.