21 Kasım 2024
  • İçel17°C

SABAHAT ASLAN: “AKKUYU, FUKUŞİMA FELAKETİNE ADAY”

MERÇED Başkanı Sabahat Aslan, Mersin’de geçtiğimiz günlerde yaşanan 5.2 büyüklüğündeki depreme dikkat çekerek, “Tehlike kapımızda, Deprem kuşağında olan Akkuyu Nükleer Santrali Fukuşima felaketine adaydır” dedi.

Sabahat Aslan: “Akkuyu, Fukuşima felaketine aday”

02 Ağustos 2015 Pazar 22:30

Haber Merkezi - Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan, deprem kuşağında olan Japonya’nın Fukişima kentinin, depremden en az etkilenecek bölge olduğu gerekçesiyle, sanayi ve ticaret kenti yapıldığına dikkat çekti.

Deprem uzmanlarının, ‘Fukişima depremden etkilenmez dedikleri için bu bölgeye nükleer santraller kurulmuştu” diyen Sabahat Aslan, Japonya’da bulunan tüm nükleer santrallerin 9 şiddetindeki depreme dayanıklı olarak ve güvenlik tedbirlerinde en son teknolojiler uygulanarak inşa edildiğini aktardı.

Japonya’daki tüm nükleer santrallerin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun tüm kurallarına göre çalıştırıldığının da altını çizen Aslan, devlet tarafından da denetlenen santrallerle ilgili halka, ‘çok güvenli’ olduğuna dair açıklamalar yapıldığını belirten Aslan, ayrıca nükleer santrallerin bulunduğu tüm bölgelerde kaza sırasında uygulanacak acil eylem planları olduğunu da kaydetti.

TÜM GÜVENLİK ÖNLEMLERİ İFLAS ETTİ!

Ancak nükleer santrallerle ilgili tüm bu argümanların 11 Mart 2011’de meydana gelen 9 şiddetindeki depremden sonra iflas ettiğini vurgulayan Sabahat Aslan, “Çünkü meydana gelen deprem ve tsunami, Fukuşima’da bulunan nükleer santralin soğutma sisteminin arızalanması ve çalıştırılamamasına neden oldu. Bunun sonucunda soğutulamayan nükleer santralin 3 adet reaktörünün çekirdeğinin aşırı ısınması sonucu eridi ve atmosfere yayılan radyasyon dünyayı bir nükleer (radyasyon) felaketine dönüştürdü. Bu felaketle yayılan radyasyon Çernobil felaketinde yayılan radyasyonun 6,5 katı oldu. Tarıma, yerleşim alanlarına ve denize yayıldı.

Kazanın Çernobil’den 25 yıl sonra dünyanın en büyük ikinci nükleer felaketine neden olduğu açıklandı. Nükleer Düzenleme Kurulu, bir türlü kontrol altına alınamayan radyoaktif su sızıntısı nedeniyle nükleer santraldeki alarm seviyesinin Uluslararası Nükleer ve Radyolojik Olay Ölçeği’ne (İNES) göre ‘anormali’den ‘ciddi olay’ seviyesine yükseltti. Dönemin hükümet sözcüsü Yukio Edano, Fukuşima Nükleer Santrali yakınındaki deniz suyunda kabul edilebilir miktarın 7,5 milyon katı radyasyon belirlendiğini söyledi” dedi.

FUKUŞİMA’NIN BEDELİ AĞIR OLDU!

Japonya’da uzmanların; Fukuşima Nükleer Santral kazası sonrası Japonya’nın topraklarının yüzde 10’unun radyasyonla kirlendiğini açıkladığını da anımsatan Aslan, bu topraklarda binlerce yıl tarım yapılamayacağını, o bölgede yaşayan 300 bin kişinin tahliye edildiğini ve o bölgede yaşayan ve radyasyona maruz kalan insanların gelecekte yüzde 70’inin kansere yakalanma riskinin çok yüksek olduğunu kaydetti.

Ayrıca Japonya’da çalışan 54 nükleer santralinin hepsinin kapatıldığını ve Japon ekonomisinin kaza nedeniyle yaklaşık 250 milyar dolar zarar ettiğini bildiren Aslan, “Felaketi temizleme işlemlerinin maliyetinin 100 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Yalıtım çalışmalarının ise en az 50 yıl sürmesi bekleniyor. Öte yandan Fukuşima Nükleer Santralini işleten dünyanın en büyük elektrik şirketlerinden biri olan Tepco şirketi, bu felaket karşısında iflas etme riski ile karşı karşıya kaldı. Şirket kazadan bugüne kadar 27 milyar dolar para kaybetti. Ayrıca; kaza sonucu oluşan kirlenmenin temizleme maliyetinin yaklaşık 100 milyar dolarını ödeyemeyeceğini, 100 milyar doları Japon hükümetinin ödemek zorunda olduğunu açıklamışlardır.

FELAKETİN ETKİSİ HALA BİLİNMİYOR!

Nükleer felaketin, kısa ve uzun vadede Japonya’da tarım, balıkçılık ve sanayiyi nasıl etkileyeceği, dünya ekonomisi ve sağlığına nasıl yansıyacağı henüz bilinmemektedir. Fukuşima Nükleer Santrali felaketi sonucu atmosfere ve denize yayılan radyasyon ve ağır metallerin yayılımını 9 Mart 2011 den günümüze kadar hiçbir gelişmiş teknolojinin engelleyemediği ortadadır. Teknoloji sadece bu yayılımın seviyesini bazen azaltabilmektedir. Uzmanlar her gün 500-800 ton radyoaktif sıvının denize boşaltıldığını ve nükleer sızıntının etkilerinin yüzbinlerce yıl devam edeceğini belirtmişlerdir. Fukuşima Nükleer Santrali felaketinde sonra, nükleer teknoloji uzmanı tarihçi Robert Jacobs, Fukuşima’daki radyasyon sızıntılarının 2020’ye kadar durdurulmasının beklenmediğini de öne sürmüştü.

“HİÇBİR SİGORTA ŞİRKETİ NÜKLEER SANTRALLERİ SİGORTA ETMİYOR”

Bilim insanlarının nükleer santrallerin çok güvensiz, riskli teknolojiler oldukları için en ufak bir dikkatsizlik, ihmal ve denetlenemeyen doğa olayları karşısında geri dönüşü mümkün olmayan ve etkileri yüzbinlerce yıl devam eden çok büyük radyasyon felaketlerine neden olmaktadır görüşü Fukuşima kazasında bir kez daha kanıtlanmış oldu. Nükleer santralleri yapan hiçbir yapımcı şirket devletlere risk garantisi vermiyor. Dünyada hiçbir sigorta şirketi nükleer santralleri sigorta etmiyor.

Sorun, kazanın önlenememesi kadar, olası bir kazadan sonra felaketin büyümesini engelleyici tedbirlerin yetersizliğidir.Japonya nükleer teknoloji kullanımında dünyanın en tecrübeli ülkelerden olmasına rağmen, bugün Fukuşima felaketinin büyümesini denetleyecek tedbirler alınmasında eleman ve teknolojik yetersizliğiyle karşı karşıya kalmıştır” dedi.

EN SON TEKNOLOJİ BİLE YETERSİZ KALIYOR!

Akkuyu Nükleer Santrali’nin ÇED Raporunda da Fukuşima Nükleer Santrali’nin raporlarında belirtildiği gibi 9 şiddetindeki depreme dayanıklı olacağı, güvenlik önlemlerinin en son teknolojide kullanılacağı, Tsunami etkisine karşı gereken tedbirlerin alındığının belirtildiğini anımsatan Sabahat Aslan, şöyle devam etti; “Ayrıca yine raporlarda Akkuyu bölgesinin deprem bölgesi olmadığı, santrale 400 ton ağırlığında ve 200 m/s hızda bir Boeing 747-400 uçağının çarpması sonucunda bir problemin yaşanmayacağı yazılmış olup, bu işi yapacak olan Akkuyu NGS Elektrik Üretim Şirketi de halka aynı bilgileri anlatmaktadır. Ama bizler; Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralde uygulanması düşünülen VVEER1200 reaktör modelinin dünyada denenmemiş bir teknoloji olduğunu işletmeye alınmayan bir teknolojinin yaratacağı riskler hakkındaki bilgi ve deneyim yetersizliklerinin olduğunu, Fukuşima felaketinin, raporlarda yazılan tüm güvenlik önlemlerine rağmen meydana geldiğin hatırlatıyoruz. Nükleer santrallerde meydana gelen kazaların ve sızıntılarının karşısında, nükleer santrallerde uygulanan en son güvenlik teknolojilerinin ve önlemlerinin yetersiz kaldığını biliyoruz.

ECEMİŞ FAY HATTINA ZARARSIZ DİYORLAR!

Akkuyu ÇED Raporlarında; depremsellik bakımından Akkuyu’ya yakın sadece Ecemiş fay hattının olduğunu ve Ecemiş fay hattının Akkuyu Nükleer Santrali’ne zarar vermeyeceği de yazıyor. Fakat bilim insanları asıl zararın Akkuyu bölgesine yakın olan 1. Kıbrıs Dalma Batma Kuşağı, 2. Ölü Deniz Kırığı, 3. Güney Ege Dalma Batma Kuşağı, 4. Doğu Anadolu kırıklarının vereceğini, bu fay hatlarının hareketli olduklarını ve tarihte meydana getirdikleri 7.9 büyüklüğünde depremlerin ve tsunamilerin binlerce kişiyi öldürdüklerinin belgelendiğini açıklamıştır.

Fukuşima Nükleer santrali deprem merkezine 190 km uzaklıkta olmasına rağmen felaket meydana gelmiştir. Akkuyu nükleer santralini yapacak şirket olan Rosatomun, hem kendi ülkesinde hem de dünyada yapmış olduğu nükleer santrallerde yanlış teknoloji, eksik ve eski malzeme kullanımından kaynaklı sabıkaları vardır. Nükleer Santral felaketleri, genelde soğutma sistemlerinde oluşan arızalardan kaynaklı meydana geldikleri ortadadır. Fukuşima nükleer felaketinin oluşmasının en büyük nedeni de santralin soğutma sisteminin çalışmamasından kaynaklıdır.

DENETİMLER YETERSİZ!

Akkuyu Nükleer Santrali’nin, deprem kuşağında olması, şirketin malzeme ve teknoloji konusunda sabıkalı oluşu, dünyada test edilmemiş bir teknolojinin uygulanacak olması, Akkuyu da kaza riskini çok yükseltmekle birlikte Akkuyu’nun Fukuşima olması için nedenleri de çoktur. Akkuyu, Fukuşima olursa da Akkuyu NGS’nin iflas etmeyeceğinin garantisini hiç kimse veremez.

Ayrıca ülkemizde nükleer santralleri denetlemekle görevli olacak olan kurum TAEK’in İzmir Gaziemir’de yıllarca radyoaktif malzemenin toprağa gömüldüğünün zararlarını bile denetleyemediği gibi Akkuyu Nükleer Santrali’ni de denetleyemeyeceği ortadadır. Mersin’in Fukuşima olmaması için haydi Mersinliler nükleer santrallere karşı mücadeleye.”

Kaynak: Mersin Haberci

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.