ŞERAFETTİN AŞUT: DÜNYA TİCARETİ YENİDEN ŞEKİL ALIYOR

Haber Merkezi – Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin Toros Üniversitesi, Bahçelievler Kampüsü’nde düzenlenen “2. Lojistik Sempozyumu”na katıldı. Aşut, burada çarpıcı açıklamalar yaptı. 

Aşut, “Bilginin miktarından ziyade, bilginin tabana yayılması, her bir bireyin bilgiye ulaşma ve kullanma hızı olağan üstü değişti. Belki de geçmişten farkımız bu. Milattan önce de olağan üstü değerli bilgiler vardı ama bu sadece küçük bir zümrenin elindeydi. ICT denilen bilgi ve iletişim teknolojilerinin ve internetin gücü artık her birimizi bir güç haline getirmektedir” dedi.

“HER ALANDA YEP YENİ BİR DİJİTAL HAYATA HAZIRLANMALIYIZ”

“20 yıl önce dünyanın en büyük şirketleri petrol, emlak, banka işleri ile uğraşanlardı” diyen Aşut, “Gittikçe dijitalleşen bu ekonomi ve sosyal yaşam, totaliter rejimlerin sonu olacak ve dünyanın daha hızlı şekilde demokrasiye evrilmesine katkı sunacaktır. Belki bu gün, yarın ve ya kısa bir gelecek süresinde, düşük ve orta teknolojili bir üretimle; geleneksel bir dış ticaretle veya geleneksel bir lojistikle ekonomimizi sürdürmeye devam edebiliriz. Ama er ya da geç, çok uzak olmayan bir tarihte her alanda; ticaretten eğitime; üretimden sağlığa her alanda yepyeni bir dijital hayata hazırlanmalıyız” ifadelerini kullandı. 

“HAREKETE GEÇMEK GERKİYOR”

Son on yıllara dünyada üretimin batıdan doğuya kaydığına dikkat çeken Şerafettin Aşut, “Çin, Güney Kore, Hindistan gibi Asya ekonomileri yeni bir ağırlık merkezi yaratıyor. Üretimin doğuya gitmesi ile dağıtım merkezleri konusunda sıkıntılar baş gösteriyor. Bu anlamda Türkiye dünyanın lojistik merkezleri ve geçiş hatları arasında önemli bir nokta haline geliyor. Yani, Türkiye dış ticaret ve lojistik anlamında bir köprüye dönüşüyor. Ama hala bu dönüşümü görebilmiş değiliz. Çünkü bilmek yetmiyor. Uygulamak gerekiyor, harekete geçmek gerekiyor” diye konuştu. 

“İNŞAAT RANTINA BAĞLANDIĞI BİR EKONOMİDE, SANAYİCİ OLMAMIZ BEKLENİYOR”

“Sene 2015, Mersin’e bir lojistik merkez kazandırmak için birilerini ikna etmeye çalışıyoruz” diyen Aşut, “Üçüncü milenyuma giren dünyada Mersin’e bir havalimanı yaptırmaya uğraşıyoruz. Tarım-Gıda teknoparkının gerekliliği için bürokrasiyi ikna etmeye çalışıyoruz. Rakiplerimiz üretime, Ar-Ge’ye, yeni pazarlara, tasarıma, markalaşmaya, patente, inovasyona, eğitme odaklanırken, biz iş dünyası olarak işi gücü bıraktık alt yapı projelerinin takibi ile uğraşıyoruz ve hala bizden ayakta kalmamız bekleniyor. 
İhracat yapmamız bekleniyor. Lojistik merkezi olmadan etkin lojistik yapmamız bekleniyor. Gümrük kapılarında, kırmızı hatlarda, kapalı ulaşım koridorlarında, olmayan havalimanı ile üretimde, ihracatta, dış ticarette katma değer yaratmamız, vergi vermemiz, istihdam yaratmamız, Ar-Ge yapmamız bekleniyor. Olmayan lojistik merkezle, olmayan havalimanı ile, olmayan otoban bağlantıları ile ve kimi koruduğunu anlayamadığımız bu korumacı zihniyetle, dış ticaret yapmamız ve 500 milyar dolar hedefe ulaşmamız bekleniyor. Olmayan Tarım-Gıda, Teknoparkı ile, olmayan tarım OSB’ler ile tarımda katma değer yaratmamız bekleniyor” diyerek büyümenin inşaat rantına bağlandığı bir ekonomide sanayici olmalarının, üretici olmalarının beklendiğini kaydetti. 

“VİZYONA SAHİBİ GENÇLERİN YETİŞİYOR OLMASI, UMUT VERİCİ”

Gençlere, “Bu gün bu sıkıntıların var olması, gelecekte de bunların devam edeceği anlamına gelmiyor” diye seslenen Aşut, “Özellikle gençlere daha çok moral vermek için şunu söylemek istiyorum. Sonuçta tüm bu sorunları çözecek olan şey vasıflı insan kaynağımızdır. Toros Üniversitemiz de kentin en çok ihtiyaç duyduğu ve bu dönüşümü sağlayacak olan tek etmen olan insan kaynağını yetiştiren bir değerimizdir. Bu anlamda bize gelecek adına güven veren tek şey bu eğitime, bu vizyona sahip bir gençliğin yetişiyor olmasıdır. 

Ülke olarak cumhuriyet değerleriyle, demokrasi değerleriyle buluştuğumuz günden itibaren çok yol kat ettik. Eğitimde, sağlıkta, ekonomide, dış ticarette, lojistikte çok mesafeler aldık. Çok eksiğimiz var ama kazanımları ve gelişmeleri yok saymak da haksızlık olur. Aslında bizim gelişim tarihimiz, “Okyanusları geçip derede boğulan” bir hikâyedir. Eksiklerimizi düzeltmek aslında o kadar kolay ki. Bu da bize umut vermektedir” ifadelerini kullandı.