SEVDALIYIM ANADOLUYA

SEVDALIYIM ANADOLUYA
Anadolu topraklarında yaşam bir başka güzeldir, benzetemezsiniz çöl çıyanlarına...
Bu topraklar aşkı; yunustan, karacaoğlandan, ferhatla şirinden, leyla ile mecnundan...İnsan sevgisini; Hacı Bektaş Veliden, Mevlanadan... Direnişi; Pir Sultan Abdaldan, Nesimiden, Köroğlundan, Şeyh Bedrettinden...Yurt sevgisini, bağımsızlığı, çağdaşlığı, uygarlığı Mustafa Kemalden...Vatan aşkını; Nazım Hikmetten,Mehmet Akiften, almıştır...Anadolu halkı mozaikten ebruliye dönüşmüş bir yumaktır. Ayıramazsınız eti tırnaktan, tırnağı etten...Bizimdir Ağrı dağının efsanesi, Karayılanın Antepi. Nemrutun güneşi,karadenizin hamsisi, çayı, fındığı. Egenin zeybeği, içanadolunun pancarı, buğdayı, akdenizin portakalı, muzu, çileği...Renkli renkli, canlı canlı türkülerimiz, halaylarımız vardır bizim. Zurnada bizim klarnette bizim...Kemanda bizim kemençede bizim. Sazda bizim sözde bizim...Uzun havada bizim, bozlakta bizim. Iğdır da güneşi doğdurur, Çanakkale de batırırız. Karadeniz, Fırat, Dicle ile coşar, akdenizle, egeyle keyif çatarız. Munzurun alabalığıyla, Tekirdağın rakısını içer Aydının zeybeğiyle diz vururuz...İbadetimizi peygamberler şehri Urfada, kahramanlığımızı Afyon Kocatepede, Türbemizi Konya Mevlanada yaparız. Nevşehir ,ürgüp, göreme derken Kayseri de pastırmalı sucukla açarız kahvaltımızı. Adıyaman, Bitlis, Mardin, Siirtin tütünüyle keyif çatar, Diyarbakır surda ciğerle doyururuz işkembeyi. Medeniyetler şehri Hatayda künefe yemeden çıkılmaz yola. Anadolum her bir bölgesinde kültür yatan, sevgi yatan, aşk yatan, dayanışma ruhu yatan toprağım, cennetim. Doyumsuzdur suların, dağların, ovaların, ağaçların, çiçeklerin, memleketimmm memleketimmm....
Zonguldakta karaelması çıkarır, Samsun, Sinopta keyif çatarız hamsi pilavla. Artvinde bayılırız ağaçların güzelliğine, Erzurumda karın keyfini çıkarırız kızaklarla. Atlarız uçan kuşa doğudan batıya göç ederiz kibarlığın, kültürün şehri İzmirde dinleriz en güzel aşk türkülerini. Uzanırız Bodruma Halikarnas Balıkçısına iki kadehle bir sirtaki patlatır anarız rum dostlarımızla geçmişimizi. Gemliğin zeytininden tatmadan, Akçayın soğuk suyunda yüzmeden yol alınmaz. İnegöle varıp bir köfte yemeden, Şirinceden bir şarap içmeden çekilmez yolun kahrı. Datçaya uğramadan Can babanın çayını içmeden inemeyiz Antalyaya. Ispartanın gülünü, Eskişehirin yüzünü görmeden dönemeyiz köyümüze... Daha Akşehirde Nasreddin Hocaya uğrayıp fıkralarla kah kaha atacağız. Oradan Ankara ya geçip en uzun molayı vereceğiz. Mustafa Kemali ziyaret edip nasıl birleştirdin bizi böyle hamur gibi diyeceğiz. Sivasta Veyseli Kırşehirde Neşet babayı dinlemeden çıkamayız yola. Daha hızlı trene binip varacağız Haydarpaşaya. İstanbul İstanbul diyerek özlemle, gururla, keyifle ilerleyeceğiz boğazda. Neresimi burası insanlığın doğuşu mezopotamyanın yurdu ANADOLU. Uyanmak istemiyorum bu güzelliktennnn.